Sayfalar

Bu Blogda Ara

5 Ekim 2011 Çarşamba

Stephan Zweig - Sabırsız Yürek



Nasıl ki bitkiler seranın sıcak ve tropik ortamında hızla gelişirse, kuruntular da karanlıkta aynı gelişimi gösterirler. Endişeyle kıvranırken en karmaşık olmayacak kuruntular hızla kabuslara dehşet verici resimlere dönüşür, sarmaşık gibi her yanı kaplar ve kişinin soluk bile alamayacağı şekilde adeta boğazını sıkar.


Stephan Zweig - Sabırsız Yürek

Tol - Murat Uyurkulak



Annemin ağzı fazla bozuktu.
Herhalde sadece benim korkmadan bakabildiğim, baştan başa izlerle kaplı yüzünün ortasında, buruşuk bir yaraya benzeyen ağzını açar ve her seferinde aynı şeyi söylerdi: "Bizi düzdüler. Çocuklarımızı da düzecekler. İçlerinde ne kadar tarih, dua, silah ve dahi şan varsa üzerimize kusacaklar..."
Annem biraz kaçıktı. İlkokula başlamıştım, intihar etti.
Ben babasız da bir Yusuf'tum. Konsey'i gözümle gördüğüm sabah, uslu ve yaşlı bir çocuktum. Yatağımı ıslatmıştım yine. Utangaç bir serinlikle uyandım. Perdeyi araladım ve yetiştirme yurdunun kapısında bekleyen ufak tefek askeri seyretmeye koyuldum.
O askerin üniformasında, sonradan bütün hayatımı boydan boya çizecek, haki bir bıçağın bilenmeye başladığını nereden bilecektim? Çiş kokusu hoş bir kokuydu, haki tuhaf bir renkti. Hep yarım kaldım, hiç tam doymadım, tam bağırmadım, tam dokunmadım. Bıçak ruhumda dehşet bir fısıltı gibi ilerledi ve ben tam ortamdan yarıldım. Ruhuma bir hayat yakıştıramadım.
Oysa o sabahtan önce ben, henüz ruhubütün bir Yusuf'tum...



Tol - Murat Uyurkulak

Orhan Pamuk - Kara Kitap

"Kendim olmalıyım, diye tekrarlıyordum. Onlara hiç aldırmadan; onların seslerine, kokularına, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldırmadan ben kendim olmalıyım; çünkü kendim olamazsam onların olmamı istedikleri biri oluyordum ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbir şey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi, diye düşünüyordum..."


Orhan Pamuk - Kara Kitap

Orhan Pamuk - Benim Adım Kırmızı

İnsanların yüzlerine baktıkça görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçirmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini.
Bu küçük talih ve kader meselesi yüzünden insanların çoğunun benden daha ahlaklı ya da iyi olduğuna inanmak zor.
Olsa olsa henüz cinayet işlemedikleri için biraz daha aptal suratlı oluyorlar ve bütün aptallar gibi iyi niyetli gözüküyorlar.
Gözünde bir zeka ışıltısı, yüzünde ruhundan yansıyan bir gölge gördüğüm herkesin gizli bir katil olduğunu anlamam için o zavallıyı öldürdükten sonra, İstanbul sokaklarında dört gün yürümem yetti.
Yalnızca aptallar masumdur



Orhan Pamuk - Benim Adım Kırmızı

6 Mart 2011 Pazar

Cam Kent - Paul Auster

Eveet. Bir sürü şey var. Size bunları anlatmaya çalışıyorum. Biliyorum kafamda her şey yolunda değil. Ve evet doğru, bu benim kendi özgür irademle oluyor ve durmadan bağırıyorum. Çığlık üstüne çığlık. Hiçbir nedeni yok. Sanki bir nedeni olmalıymış gibi. Ama benim bildiğim kadarıyla bir nedeni yok. Ya da başkasının. Hayır, yok. Bir de öyle zamanlar oluyordu ki ağzımdan tek bir söz bile çıkmıyor. Günlerce, günlerce. Hiçbir şey, hiçbir şey, nasıl kımıldayacağımı unutuyorum. Ya ya. Hatta görmeyi. İşte o zaman Bay Hüzün oluyorum.

Cam Kent - Paul Auster

Sessiz Ev - Orhan Pamuk



"Sustular. Bu sefer anlaşamadıkları için değil, anlaştıkları şeyin anlaşamazlıkları olduğunu anladıkları için memnunlar sanki. Birlikte karşılıklı iki kişi susarsın da bazan karşılıklı konuşmaktan daha anlamlı olur bu suskunluk. "

Sessiz Ev - Orhan Pamuk

Uyuyan Adam - George Perec



uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın: düzen ya da eylemsizlik, başıboş sürüklenme ya da uyku, geceleyin devriye gezmeler, yansız anlar, gölgelerin ve ışıkların kaçışı. daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi, kendini sersemleştirmeyi, kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki. ama oyun bitti, büyük şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti. dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin. kayıtsızlık seni farklı kılmadı.
ölmedin. delirmedin.
felaketler yoktur, başka yerdedirler.

Uyuyan Adam - George Perec