Sayfalar

Bu Blogda Ara

29 Ekim 2010 Cuma

Gülün Adı - Umberto Eco


İbn-Hazm'ın sayfaları beni çok etkiledi; aşkı, sağaltımı kendi içinde
olan, başkaldıran bir hastalık olarak niteliyordu; çünkü bu hastalığa
yakalanan insan sağaltılmayı dilemez; (Tanrı bilir, doğru!) O sabah her
gördüğüm şeyin beni niçin böylesine coşkulandırdığını, aşkın, Ancira'lı
Basilio'nun da söylediği gibi, insanın içine niçin gözlerinden girdiğini
ve -şaşmaz bir gösterge- böyle bir hastalığa yakalanan kimsenin niçin
aşırı bir sevinç gösterdiğini, aynı zamanda niçin (o sabah benim
yaptığım gibi) kendi kendine olmak istediğini ve yalnızlığı yeğ
tuttuğğunu, çevresindeki öteki olayların büyük bir tedirginlik ve
insanın dilini bağlayan bir şaşkınlığa yol açtığını anladım...
İçtenlikli bir sevdanın, sevdiğini görmesi engellendiği zaman sararıp
solduğunu, sonunda yatağa düştüğünü, bazan hastalığın beyne
egemen
olduğunu, bu duruma gelen kimsenin aklını yitirip abuk sabuk şeyler
söylediğini okuyunca korkuya kapıldım (henüz o aşamaya gelmediğim
açıktı; çünkü kitaplığı keşfettiğimiz sırada zihnim oldukça uyanıktı).
Ama hastalığın kötüye gittiği zaman ölüme yol açabileceğini kaygıyla
okudum ve kendi kendime, kızın bana verdiği sevincin, ruhun sağlığına
gereken ilgiyi göstermeksizin, bedenin yüce bir biçimde kurban
edilmesine değip değmeyeceğini sordum.

Gülün Adı - Umberto Eco

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder