Sayfalar

Bu Blogda Ara

22 Nisan 2010 Perşembe

Boyalı Kuş - Jerzy Kosinski

“Bazan günler geçer,
Ludmilla görünmezdi. O zaman büyük bir kızgınlık,
gizliden gizliye kemirirdi Lekh'in içini. Gözlerini
kuşlara diker, saatler boyunca kendi kendine homurdanırdı. Uzun
uzun ve günlerce düşündükten sonra en güzel
kuşlardan birini seçerdi. Kuşu bileğine bağladıktan
sonra, bir sürü garip şeyi birbirine karıştırıp kokulu
bir boya elde eder, değişik renklerde, kutu kutu hazırlardı bu
boyadan. Sonra kuşun başını, kanatlarını, boynunu ebemkuşağı
renkleriyle bezer, tüylerine bir demet yabani çiçeğin
gözkamaştırıcı parlaklığını verirdi.
Sonra ormanın içlerine yürürdük
birlikte. Epey ilerledikten sonra Lekh durur, kuşu bileğinden çözüp
bana verir ve ayaklarından tutarak sallamamı isterdi Boyalı kuş
söylenir durur, bağırışına gelen bir sürü kuş,
tepemizde dönmeye başlardı. Onlara ulaşmak isteyen tutsak
debelenir, bütün gücüyle öter, boyalı
boynunun içinde kalbi delice atardı.
Tepemizde yeteri kadar kuş
toplandığına inanırsa, Lekh, bir işaretle tutsağı koyvermemi
isterdi. Bulutların üstündeki küçük
ebemkuşağı, mutlu ve özgür, yükselip kardeşlerinin
gürültücü sürüsüne katılırdı.
Diğerleri bir süre şaşkın bakarken benzerini görmedikleri
kuş, boşu boşuna kendilerinden biri oiduğuna onları inandırmaya
çalışırdı. Parlak renklerin iyice şaşırttığı kuşlar
onu kuşkuyla inceler, sonra birbiri ardından saldırıp boyalı
tüylerini gagalayıp yolmaya koyulurlardı. Tüysüz ve
kan içinde kalan zavallı kuş havada duramaz, düşerdi.
Aynı sahne sık sık tekrarlanır, kurbanlarımızı hep ölü
bulurduk. Gövdelerindeki gaga izleriyle yaraları dikkatle
yayar, renkli kanatlardan sızan ve boyaya karışan kan, kuşçunun
eline bulaşırdı. Ama Deli Ludmilla gelmezdi bir türlü.
Hayal kırıklığına uğramış somurtuk Lekh, kuşiarı birer
birer kafesten çıkarıp boyar, acımasız, benzerlerine
teslim ederdi onları. Günün birinde kocaman bir karga
yakaladı, kanatlarını kırmızıya, boynunu maviye, kuyruğunu da
yeşile boyadı. Bir karga sürüsünün kulübemizin
üstünden geçtiğini görünce koyverdi
kurbanını. Aralarına karışır karışmaz amansız bir savaş
başladı. Dört yandan sahtekârın üzerine
saldırdılar. Siyah, kırmızı, mavi ve yeşil tüyler uçuştu
havada. Kargalar yükselmeye başlamıştı, birden kurbanımızın
döne döne tarlalara düştüğünü gördük.
Kuş yaşıyordu hâlâ. Gagasını açıp kapıyor,
kanatlarını oynatmaya çalışıyordu boşu boşuna.
Kardeşleri gözlerini oymuşlardı. Kan oluk gibi akıyordu
tüylerinin üstünden. Yapışkan çamurdan
kurtulup doğrulmak için son hareketi de yaptı, artık gücü
kalmamıştı.”

Boyalı Kuş - Jerzy Kosinski

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder