Sayfalar

Bu Blogda Ara

22 Nisan 2010 Perşembe

Oblomov - İvan Gonçarov

"Biliyor musun Andrey, benim içimde ne yakıcı, ne de kurtarıcı hiçbir
ateş yanmadı. Hayatımda hiçbir zaman başkalarınınki gibi gittikçe
renklenen, parlak bir güne çevrilen bir sabah olmadı; bir sabah ki
yakıcı öğlesi geçtikten sonra yavaş yavaş solsun ve kendiliğinden akşama
karışsın. Hayır, benim hayatım sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle.
Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissettim. Sönüşüm dairede,
evrak başında oturduğum zaman başladı; sonra kitapları okuyup da onlarda
hayatta kullanmayacağım gerçekler buldukça, dostlar arasında
dedikodular, alaylar, soğuk, kötü, boş gevezelikler dinledikçe, gayesiz,
sevgisiz, toplantılara katıldıkça daha da kötü oldum. Mina ile de
hayatımı, kuvvetlerimi harcadım: onu sevdiğimi sanarak gelirimin
yarısından fazlasını israf ettim. Nevski bulvarında kürklü mantolar
arasında bir aşağı bir yukarı dolaştığım zamanlar; evlenecek iyi bir
kısmet olduğum için akşam toplantılarına çağrıldığım zamanlar; şehirden
sayfiyeye, sayfiyeden Gorohova sokağına taşındığım zamanlar, hayatımı,
kafamı boşu boşuna harcıyordum. İlkbahar benim için ıstakoz ve istiridye
mevsimiydi; sonbahar ve kış kabul günleriyle doluydu; yaz gezintilerle
geçerdi... Bütün hayat, tembel ve rahat bir uyku idi. Gururumu da
nelerde kullandım? Ünlü bir terziye elbise ısmarlamakta; tanımış aileler
içine kabul edilmekte; Prens P.'nin elini sıkmakta... Gurur hayatın
tuzudur derler; gururum nereye gitti? Ya ben yaşadığım hayatı
anlayamadım, ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu. Daha iyisini de
bulamadım, göremedim, kimse göstermedi. Sen bir gelip, bir
kayboluyordun, kuyruklu yıldız gibi; bense her şeyi unutuyordu, ağır
ağır, sönüyordum."


Oblomov - İvan Gonçarov

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder