" Üçüncü gün öğle yemeğinde bezelye çorbası vardı. Domuz yağıyla pişirilmiş koyu bir barış çorbası idi. Daha önce içtiklerimiz ise bulaşık suyuna benzerdi. Çorbayı içmeye koyulduk. Ben açlıktan gözü kararmış bir davar gibi, kendimden geçmiş bir durumda çorbayı tıkınırken, birden tabağın kenarında arkadaşımın yüzünü gördüm. Dudakları patlamış, yer yer yarılmıştı. Acılar içinde can çekişmekteydi. İki saat sonra da öldü. Bense tıkınıp durmuştum, ömrümde içtiğim en lezzetli çorbaydı."
Bir süre sustu. Kern: "Çok acıkmıştın da ondan" dedi. "Hayır ondan değil. Başka bir şeyden. Yanıbaşında birisi geberebilir, senin ruhun bile duymaz. Ya acımak duygusu diyeceksin... İyi ama, o acıları sen duymuyorsun ki, senin karnın sapasağlam. Bütün mesele burada. Yarım metre ötende bir başkası acılar, iniltiler içinde öteki dünyaya göçüyor, ama sen bunu farketmiyorsun bile. Dünyanın aşağılık yanı bu işte. Bu noktaya dikkat et, yavru. İşte ileriye gidişler bu yüzden yavaş yavaş, geriye dönüşler ise hızlı olmaktadır. "
İnsanları Seveceksin - Erich Maria Remarque
Bir süre sustu. Kern: "Çok acıkmıştın da ondan" dedi. "Hayır ondan değil. Başka bir şeyden. Yanıbaşında birisi geberebilir, senin ruhun bile duymaz. Ya acımak duygusu diyeceksin... İyi ama, o acıları sen duymuyorsun ki, senin karnın sapasağlam. Bütün mesele burada. Yarım metre ötende bir başkası acılar, iniltiler içinde öteki dünyaya göçüyor, ama sen bunu farketmiyorsun bile. Dünyanın aşağılık yanı bu işte. Bu noktaya dikkat et, yavru. İşte ileriye gidişler bu yüzden yavaş yavaş, geriye dönüşler ise hızlı olmaktadır. "
İnsanları Seveceksin - Erich Maria Remarque
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder